Türk basketboluyla 2006-2007 sezonunda forma giydiği Türk Telekom sayesinde tanışmış, senelerce ligimizde farklı takımların formalarını giymiş, Türk vatandaşlığına geçmiş ve basketbol kariyerini yine ülkemizde noktalamış bir Amerikalı Erwin Dudley. Türk vatandaşlığına geçtikten sonraki adıyla Ersin Dağlı… Görev bilinci, disiplini, basketbol zekası ve karakteriyle Türk basketbolseverlerin taraflı tarafsız sevgisini kazanmış bir oyuncu olan Dudley, üç sezon Türk Telekom forması giydikten sonra Türk vatandaşlığına da geçmiş ve akıcı Türkçesi ile de kendisine olan sevginin artmasını sağlamıştır.

Gündeydoğu Konferansı’nın efsaneleri arasında yer almasını sağlayan Alabama Üniversitesi‘ndeki başarılı kolej kariyeri sonrası Avrupa kariyerine İsrail’de Maccabi Rishon takımı formasıyla başlayan Dudley, bir sezon sonra soluğu Türkiye Basketbol Süper Ligi’nde aldı. Beş sezon forma giydiği Türk Telekom‘da oldukça başarılı performans sergileyen Dudley, kariyerinin devamında Efes Pilsen, Beşiktaş Milangaz, Galatasaray Liv Hospital, Darüşşafaka Doğuş ve Sakarya BŞB takımları adına mücadele ederken, Sakarya ekibinin lige adım attığı ilk sezonda Play-Off yapmasında önemli rol sahibi olarak aktif basketbol kariyerini noktalamıştır.
Özellikle Türk Telekom’da forma giydiği ilk iki sezonda deyim yerindeyse ligin tozunu attıran ve en çok katkı veren yabancıların başında gelen Erwin Dudley, istikrarlı performansları sayesinde sürekli olarak zirveye oynayan takımların formasını giymiştir. Koçu Ergin Ataman ile birlikte yer aldığı Beşiktaş Milangaz ve Galatasaray Liv Hospital sezonlarında iki takımın da seneler sonra şampiyonluğa ulaşmalarında önemli rol oynayan Dudley (aynı zamanda Beşiktaş ile birlikte Türkiye kupası ve FIBA EuroChallenge Cup da kazanmıştır), kariyerinin sonlarında bir seviye alta düşerek gittiği Sakarya BŞB formasıyla da, ligdeki ilk sezonunda Play-Off oynama başarısı gösteren takıma ağabeylik yapmıştır.
Bazı uzunlar vardır ki, “birkaç santim daha uzun olsa NBA yapardı” deriz kendileri için. Erwin Dudley de bu tip uzunlardandır. 2.04 boyundaki basketbolcu görece boy dezavantajına rağmen, özellikle ilk sezonlarında pota altındaki etkinliği, güçlü fiziği ve orta mesafe şutlarının da etkisiyle önemli bir hücum silahı olurken, söylediğim gibi boyunun birkaç santim daha uzun olması durumundaki caydırıcılığı ve etkinliğini düşünemiyorum bile. Bir de değinmek istediğim bir Efes Pilsen macerası var ki, acaba kendisi de bunu bir “hata” olarak düşünüyor mudur merak ederim hep. Zira onun gibi bir oyuncunun bir sezon kısıtlı süreler almasına neden olan bir tercih olmuştur ki, savunma seviyesinin düşük olmasına rağmen ben kendisine haksızlık yapıldığı düşüncesindeyim (yanlış hatırlamıyorsam koç Perasovic dönemiydi).
Son olarak da kısa bir video bırakalım. Küçük bir nostalji olsun. Hatırlayalım eski dostumuzu…