Chris Corchiani Türk basketbolunun Efes Pilsen ile yükselişe geçtiği 90’lı yıllarda, Korac Kupası ikinciliği ve Euroleague çeyrek finali sonrası takımdan ayrılan Petar Naumoski yerine Boston Celtics’ten gelmişti . 1968 doğumlu, 1.83 boyundaki oyun kurucunun muhteşem bir NCAA kariyeri ve çok etkileyici olmasa da NBA tecrübesi vardı. NCAA’lerde oynadığı 4 yıl boyunca yaptığı asistlerle 1000 kariyer asistinin üzerine çıkan ilk basketbolcu ve senior sezonunu da 8 ortalamanın üzerinde tamamlayan üçüncü guard olmuştu. Her ne kadar skor olarak Naumoski kadar dominant olmasa da iddialı bir Efes için çıtayı yükseltmek, diğer oyuncuları da oyuna dahil etmek adına ideal bir oyun kurucu olabilirdi.
Chris’in en büyük şanssızlığı 1 yıllık Türkiye macerası boyunca hep Naumoski ile karşılaştırılacak olmasıydı. Takıma hiçbir zaman Makedon yıldız kadar liderlik yapamayan Corchiani, bu beklentiyi karşılayamadığı her gün biraz daha eleştirildi. Öyle ki zıplayarak kullandığı serbest atışlar dahi, sonu isabetli bile olsa, fazlasıyla göze batıyordu. Bunun yanı sıra Euroleague’de gelen başarısızlık, Türkiye liginde de yarı final serisinde Fenerbahçe’ye 2-0’dan 2-3 kaybedilmesi, Hakan Yörükoğlu‘nun Corchiani’ye sağladığı üstünlük Chris’in Türkiye kariyerinin sona yaklaştığının işaretleriydi. Nitekim sezon sonunda Bayer Leverkusen’in yolunu tutan Corchiani kariyerinin geri kalanını Valvi Girona (İsp), Ducati Siena (İta), Pepsi Rimini (ita) ve Tau Ceramica (İsp) takımlarında geçirdi.
Bunun yanında Türkiye’den giderken evlat edindiği ve yanında götürdüğü Kenan (Kevin)’i de sporcu yapmak için çaba gösterse de bu konuda pek başarılı olamamıştır. Yine de sunduğu bu imkan ile ülkemize gelen yabancı basketbolcular arasında insani yönden ön sıralarda yer almaktadır.