ING Basketbol Süper Ligi’nde sezona Teksüt Bandırma’dan transfer ettiği gençlerden kurulu bir kadro ve çaylak üç yabancı ile başlangıç yapan; fakat hem yabancılarından verim alamaması hem de alınan kötü sonuçlar sonrası koç Burak Bıyıktay ile yolları ayıran Beşiktaş, Ahmet Kandemir ile maçlara çıkmaya başladığı dönemden beri oynadığı beş maçın dördünü kazandı. Empera Halı Gaziantep Basketbol’u 84-81 yenerek sezonun ilk galibiyetini alan Beşiktaş, ertesi hafta Aliağa Petkim’e mağlup olsa da, sonrasında sırasıyla Tofaş’ı 94-85, Darüşşafaka Tekfen’i 86-82 ve son olarak da Türk Telekom’u 94-60 mağlup ederek yükselişini sürdürdü.
Peki Beşiktaş’ta Ahmet Kandemir dönemiyle birlikte neler değişti? Öncelikle, oyun kurucu farkını temel etkenlerden biri olarak gösterebilirim. Siyah beyazlılar Burak Bıyıktay döneminin sonlarında James Blackmon‘u kadrosuna katmış ve Blackmon’un ilk iki maçtaki performansıyla takıma olumlu katkı yaptığınız izlemiştik. Oyun kurucu pozisyonunda ne yaptığını bilen bir gardın hücumları yönlendirmesi ilk maçlarda yeterli bir isim olup olmadığı soru işaretlerinin oluşmasına neden olan Markell Johnson‘ın da verimini artırmakla yetinmedi, diğer tüm isimleri bir seviye yukarı taşıdı.
Bu noktada, sezon başındaki çaylak oyun kurucu hatasından dönülmesinin faydaları görülse de, Beşiktaş’ın son olarak yaptığı Joel Berry II transferinin oyun kurucu rotasyonunu tamamen yabancı isimlerden ibaret yapacağını tahmin edebiliriz. Eğer Markell Johnson ile yollar ayrılmayacaksa, maç başına 35 dakika süre alan Blackmon’un varlığı ve Joel Berry transferi sonrası, Ahmet Kandemir’in takımın direksiyonuna geçtikten sonra gençlik aşısını bir kenara bıraktığından endişelenmemek elde değil. Bu transfer sonrası Şehmus Hazer‘in muhtemelen azalacak sürelerini ve Sedat Karagülle, Ömer Yasir Küçük, Eray Akyüz gibi gençlerin de forma ümitlerinin neredeyse sıfırlanacağını görmek benim için oldukça üzücü ve hayal kırıklığı yaratıcı gelişmeler…
Ahmet Kandemir Beşiktaş’ın geleceği için en önemli isim olan Alperen Şengün‘ün dakikalarını ise başarılı bir şekilde optimize etmiş durumda. Henüz sahada tam anlamıyla kuvvetli duruşunu koruyamayan ve zaman zaman faul problemine giren Alperen Şengün’ün sahada olduğu süreyi iyi dengeleyen Kandemir’in bu anlamdaki en büyük eksiği ise oyunun sete kaldığı zamanlarda Alperen üzerine net bir hücum setinin bulunmaması. Aynı Burak Bıyıktay döneminde olduğu gibi genç pivot ekmeğini taştan çıkarıp aldığı hücum ribauntları ve mücadelesiyle sayılarının önemli bir kısmını bireysel çabalarla bulmakta – ki aldığı hücum ribaundu sayısının savunma ribaundundan fazla olması da bunun bir göstergesi. Bu şekilde bile 20.4 sayı – 10.3 ribaunt ortalaması yakalamasına da şapka çıkartılır.
Beşiktaş’ta tam da Bıyıktay & Kandemir değişikliği sırasında yaşanan Ercan Osmani sakatlığı, bir bakıma takımı olumlu etkilemiş durumda. Ercan’ın yeteneği ve potansiyeli konusunda hiçbir şüphem yok ve sakatlık dönüşü takıma önemli katkıları olacaktır; fakat Ahmet Kandemir’in bu sakatlık sonrası Egehan Arna’yı dört numaraya çekmesi, rakipler için eşleşme problemi yaratmaya başladı. Sezon başında kendisinden beklenen performansın çok uzağında kalan Egehan kazanılan dört maçta da çift haneli sayılara ulaşırken, aldığı ribauntlar, yaptığı asistler ve üç sayı tehdidiyle verimlilik puanında da ciddi bir gelişim gösterdi. Ek olarak da, sezon başından beri üç sayı problemi ve sonrasında kapanan rakip savunmalar yüzünden pota altında Alperen’i de verimli kullanamayan Beşiktaş, Egehan Arna’yı dört numaraya çekme hamlesiyle iki alanda birden önemli bir gelişim gösterdi.
Beşiktaş’ın önümüzdeki günlerdeki performansını ve özellikle yerli & yabancı kullanımı konusundaki tercihlerini merakla bekliyorum. Ahmet Kandemir’in elinde Türk basketbolunun geleceği gencecik yıldız adayları mevcut. Ahmet Hoca da bu gençleri geliştirme yolunda önemli bir fırsat. Umarım hem Beşiktaş hem de Türk basketboluna faydası olacak bir sezon geçirirler ve geçici başarılar uğruna, sezon başında attıkları bu önemli adımdan geri dönmeye kalkmazlar.
